5 Aralık 2016 Pazartesi

5 Ağustos 2016 Cuma

Eve gitmek istiyorum.

Eve gitmek istiyorum.
Hani şu mutfağı benim olanından...
Tabağı çanağı cam önündeki ıtır saksısı benim...
İnanılmaz bir özlem bu.
Ne tuhaf ki geleceğe bu özlem...
Gelir mi sahi?
Görür müyüm o günleri?
İçinde sevginin saygının ve sadakatin olduğu bir yuvaya aşkı kondurabilir miyim?
Var mı ki nasipte?
Hayırlısı diyip geçelim mi yine?
Hayal kurmak ne zaman bu kadar zor oldu?
Ne ara bedeller biçildi pembe panjurlu parodilerimize?
Mutluluğa mı mutlu olma ihtimaline mi bu ambargolar?
Diktatörü kim bu düzenin?
Para(!) yöneten mi yönetilen mi?
Ne çok soru sordum yahu cevap beklemeden.
Cevap beklememeli bazen.
Nitekim uzun zamandır cevap beklemiyorum.
Bir keresinde tüm sosyal ağ ve mecralardan "cevap bekliyorum" temalı mesajlar göndermiştim birine..
En elektroniğinden bir posta göndermeyi de ihmal etmemiştim elbet..
O gün cevap beklememeyi öğrendim..
İnsan..
Cevap beklememeli bazen.
Neyse konumuz nu değil.
Eve gitmek istiyorum ben.
Ayakkabılarımın sığmayacağı bir portmantosu olsa ne çıkar?
Balkonum küçük müymüş dizdize oturuveririz can yoldaşımla.
Çok kelam etmeye halim yok..
Sadece..
Eve gitmek istiyorum.
Beceremediğim her seferinde yeniden yeniden ve yeniden çilek reçeli denemelerine sahne olacak mutfağıyla benim olan, çilek kokan evim hayallerimden çıkıp koşa koşa bana gelsin istiyorum..